Son okuduğum kitaplar
Mavi Sürgün-Halikarnas Balıkçısı
"Her günkü hayatın şu fenalığı vardır ki, insanın ilgisini her günkü hayatın dar gereksinmelerine toplar. ben adeta can kucağıyla dinliyor ve gönül gözüyle bakıyordum."
Yağmur'dan Sonra-Defne Suman
"Diyelim ki, tabiatın derdi insandan intikam almak değil. Farz edelim ki tabiat intikamın beyhudeliğini bilecek kadar bilge bir mekanizma. Ona düşen görevi yerine getirmekten başka bir gayesi yok. Evlerin kapılarını örten sarmaşıklar ve binaları çürüten yağmur suları sadece hayatı sürdürmek için oradalar."
Empedokles'in Dostları-Amin Maalouf
"Yapabildiği iyilik onu mutlu ediyor ve eğer iyilik, sık sık görüldüğü üzere kötülüğe kapı aralıyorsa bunun kendi hatası olabileceğini aklına bile getirmiyor. Bilge birisi, kendisini eylemlerinden ve sonuçlarından sorumlu görür, bilgelikten hiç nasiplenmemiş insan ise kendini sadece niyetlerinden sorumlu sayar."
Unutulan - Nilüfer Benal
"Denizi hiç bu kadar turkuaz ve berrak görmemiştim ki ben! Aaa, güneşten düşen ışıkları yakalayabiliyorum ellerimle! Avuçlarımı gıdıklıyorlar. Ne kadar güzel! Ayaklarım yere değebiliyormuş meğer falezlerin denizinde, bunca yıl yanılmışım. Baksana yüzmeden ayakta durabiliyorum."
İstanbul Öyküleri-Anonim
Bu senin hikayen...
Senin yalnızlığın, senin sessizliğin
Senin özlemin, senin sevgin
Senin ümidin, senin öfken
Senin sevincin, senin aşkların
Çünkü bu senin hikayen...
Çünkü sen İstanbul'sun...
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş - José Saramago
Ertesi gün hiç kimse ölmedi. Bu olay, yaşamın temel kurallarına taban tabana zıt olduğundan, insanların ruhlarında büyük bir huzursuzluğa neden olmuş, her açıdan etkilemişti, zira dünya tarihinin kırk ciltlik külliyatında göstermelik için bile olsa böylesi bir duruma rastlanmıyordu; bütün gün geçtiğinde, gündüzüyle gecesiyle, sabahıyla akşamıyla, yirmi dört saat boyunca, ne hastalıktan, ne ölümcül bir kaza sonucunda, ne de sonuna kadar götürülmüş bir intiharın neticesinde hiçbir şekilde hiç kimsenin ölmediği görülüyor, hiç kelimesi durumu özetliyordu.
İkinci Yarısı - Ece Temelkuran
"Merak ediyorum hatırlamak nasıl bir şeydi yazıdan önce. Belki de o zaman hatırlamak yoktu. Ya da hatırlamak zorunluluğu yüzünden bu an geçmiş ile doluyordu. Yazı sonsuzdur. Tarihten sonra sürer. Göreceksiniz öyle olacak. Bir kalem veyahut da bir kağıt kalmadığında da yazı var olacak."
Inferis - Mahfi Eğilmez
Akşam çökmüştü, hava kapalıydı. Yağmurun yağmasını, bulutları önüne katıp sürükleyen şiddetli rüzgar önlüyordu. Rüzgar, yalnızca bulutları değil, her şeyi önüne katmış gibiydi. Burnuna toprak kokusu geldi. Belli ki bir yerlere yağmur yağıyordu. Cahit Külebi'nin rüzgar şiirini mırıldandı kendi kendine:
"Şimdi bir rüzgar geçti buradan
Koştum ama yetişemedim.
Nerelerde gezmiş tozmuş öğrenemedim."